Beed-e Majnoon / The Willow Tree / Söğüt Ağacı (2005)
Daha kimseye söylemedim.
Daha ne kadar dayanabilirim? Bir gün mü? Bir hafta mi? Bir ay mi?
Kendim için mi üzülmeliyim yoksa onlar için mi?
Eger ögrenirlerse.. Baslarinin çaresine bakabilirler mi?
Mevlana, ince ve sivri zekâsini tüm varligiyla sems-i Tebrizi’yi
ikna etmek için kullandi. Peki sems buna karsilik verecek miydi?
Mevlana’ya göre, o, her zaman sever ve hiçbir karsilik beklemezdi.
– Göz damlalarim nerede?
+ Orada, masanin üstünde.
– Gözlerim hala yaniyor.
+ Gel, sana yardim edeyim. Çay hazir. Ayrica, Hanimefendi’nin
ev ödevini de yaptim.
– Bir de meleklerin yalnizca cennette olduklarini söylerler!
Sana söylemem gereken bir sey var. Yoksa beni tamamen unuttun mu? Ben Yusuf.
Yarattigin bütün güzelliklerden mahrum olup asla sikâyet etmeyen kisi.
Aydinlik ve parlakligin yerine kasvet ve karanlikla yasadim.
itiraz etmedim. Mutlulugu ve huzuru bu küçük cennette buldum.
Sikinti ve güçlükle geçen bunca zaman yetmezmis gibi
simdi de daha fazlasina mi katlanmami istiyorsun? Bu yolculuktan sevgili ailemin
yanina dönebilecek miyim? Yoksa bu hastaliga diz mi çökecegim?
Yoksa bu hastaliga diz mi çökecegim? Bana biraz merhamet
etmen için Sana yalvariyorum. Hayatimi bagisla.
Hatali oldugumu biliyorum. En büyük hatam Senin büyüklügünü
yeterince bilmemekti. simdi anliyorum ki Sen beni
merhamet kitabindan silip atmadin. Beni unutmadin.
Sen benimlesin ve beni korursun. Bir de lütuflarin tamamlansa.
Mademki elimden tuttun yalvaririm, yolumu aydinlat. Yalvaririm.
Isiga baska herkesten daha fazla hasretim. Eger bu karanliktan çikabilirsem
daima seninle birlikte olacagim.